16.09.2015

Ahlakçı Tanrıların Doğuşu




Günümüzün büyük dinlerinde dinsel inançla ahlak iç içe geçmiş olduğu için dinle ahlak arasında doğal bir birliktelik olduğu düşünülür. Oysa bu birliktelik kültürel evrimin ürünü olarak nispeten yakın bir tarihte ortaya çıkmıştır. İnsanların ahlaklı davranıp davranmadığını gözleyen, ölümden sonra bencil ve zalim davranışı cezalandıran tanrı anlayışı insanlık tarihi boyunca ortaya çıkmış birçok dinde görülmez. Günümüzde de avcı-toplayıcı topluluklarının dinlerinde bu özellikte tanrılar yoktur.

bookjacketAhlakçı büyük tanrıların evrimsel süreçte nasıl ortaya çıktığını açıklamaya çalışan yeni bir teori 2013’te yayınlandı. Lübnan asıllı psikolog Ara Norenzayan Big Gods: How Religion Transformed Cooperation and Conflict adlı kitabında geniş çaplı işbirliği ve büyük tanrılı dinler arasında iki yönlü bir ilişki olduğunu iddia etti: Doğaüstü gözetlenmeye ve cezalandırılmaya olan inanç grubun normlarına uygun davranma, bencil güdüleri bir kenara bırakarak grup üyeleriyle özgeci işbirliğine girme motivasyonu yarattı; bu tür bir işbirliği sonucunda gelişen ve büyüyen gruplar çevrelerine kendileriyle beraber büyük tanrılı dinlerini de yaydılar. Yani bir tür kültürel evrim süreci sonucunda büyük tanrılı dinler işbirliğini ve grubun büyümesini sağladı, grubun büyümesi de büyük tanrılı din fikrinin yaygınlaşmasını sağladı. Bu yazıda geçen ay Science dergisinde çıkan bir makale (Wade, 2015) eşliğinde bu teoriyle ilgili son tartışmaları özetleyeceğiz.

Evrimsel biyolog Dominic Johnson’ın dediği gibi ahlakçı dinlerin kültürel evrim sonucunda yayıldığını söylemek kolay. Önemli olan bu fikri test edebilecek yöntemi bulup destekleyici veri elde edebilmek.

Dinsel düşüncenin muhtemelen genetik temelli olan kaynakların biri teleolojik düşünme eğilimi. Yani canlı da olsa cansız da olsa doğadaki bütün varlıklarda ve olaylarda bir amaca yönelik olma ve niyetlilik görme eğilimi. Mesela Amerikalı çocuklar, kendilerine böyle bir şey öğretilmediği halde, kayaların neden sivri uçlu olduğu sorusuna “hayvanlar üstlerine oturmasın diye” türünden cevaplar veriyorlar (Kelemen, 2004). Yani doğal olayları maddi süreçlerle değil niyetlerle açıklıyorlar. Bu düşünce eğiliminin animist (bütün doğal varlıklarda ruh gören) dinlerle ilişkisini görebilmek zor değil. Buna göre dinsel düşünce dinsel olmayan daha genel düşünce eğilimlerinin bir yan ürününden ibaret.

Fakat Norenzayan’a göre yan-ürün fikri ahlakçı dinlerin ortaya çıkışını açıklamak için yeterli değil. Azim Shariff’le yaptıkları klasik bir araştırmada (Shariff & Norenzayan, 2007) dinsel düşünce çağrıştıran kelimelere örtük olarak maruz kalmanın insanları daha sonraki bir ekonomik oyunda karşı tarafa daha fazla para aktarmaya, yani daha özgeci davranmaya sevk ettiğini gösterdiler. Birkaç yıl sonra evrimsel biyolog ve antropolog Joseph Henrich ve arkadaşları (Henrich ve ark., 2010) dünya üzerindeki 15 ayrı toplumda yaptıkları araştırmada Hıristiyanlık ve İslamiyet gibi büyük dinlerden birine mensup olmanın benzer bir ekonomik oyunda diğer tarafa karşı daha özgeci davranmakla ilişkili olduğunu buldular [Ayrıca bak: Ahlak Duygusu Sonradan mı Ortaya Çıktı?]. Bu bulgular özellikle ahlakçı dinleri benimsemiş olmanın işlevsiz bir yan ürün olmaktan ziyade grubun işlerliği açısından son derece yararlı olabilecek adaptif davranışlara yol açabildiğini gösteriyor. Ve bu işlev dinin nasıl evrimleştiğini açıklamaya yardımcı olabilir.

Küçük topluluklarda bencil davranışın bastırılması, grubun çıkarlarını gözeten özgeci veya prososyal davranışın ortaya çıkması için din gerekli değildir. Mesela Afrikalı bir avcı-toplayıcı topluluk olan Hadzalarda ahlakçı tanrılar veya ölümden sonra hayat inancı yoktur. İnandıkları güneş ve ay tanrıları insanların günlük hayatıyla ilgilenmez. Buna rağmen Hadza toplumunda işbirliği çok üst düzeydedir. İşbirliğinden sapmanın yaptırımı için doğaüstü varlıkların gözetlemesi fikrine ihtiyaç duymazlar çünkü küçük topluluklarında herkesin her yaptığı herkesin gözünün önündedir. Bencil davranışın getireceği ün kaybı ve işbirliği ağının dışında kalma riski yeterince caydırıcıdır.

Fakat toplumlar büyüdükçe bu tür bir toplumsal gözetleme giderek imkansız hale gelir ve ekonomistlerin “beleşçilik” (free riding) adını verdiği problem (katkıda bulunmadan grup hayatının nimetlerinden yararlanma) giderek keskinleşir. Norenzayan’a göre bu problemin çözümlerinden biri sürekli gözetleyen ve gerektiğinde cezalandırabilecek olan tanrı fikridir. Big Gods kitabının temel iddialarından biri şudur: İnsanlar ancak gözetlendiklerini düşündükleri zaman iyi davranırlar.

Tarihsel ve arkeolojik bulgular dinin eski karmaşık toplumları şekillendirdiği fikriyle uyumlu görünüyor. Geleneksel olarak tarıma geçişin büyük ve karmaşık toplumları mümkün kıldığı düşünülür. Fakat tarım faaliyetinin kendisi devasa bir işbirliği projesi gerektirir ve asıl açıklanması gereken bu tür geniş çaplı işbirliğinin beleşçilik probleminden sıyrılarak nasıl ortaya çıktığıdır.

Scientists hope a new historical database will offer insights into important moments in the evolution of religion, such as the construction of Gobekli Tepe in southern Turkey. At 11,500 years old, it's been called "the first manmade holy place."
Göbekli Tepe
Türkiye’nin güney doğusundaki Göbekli Tepe arkeolojik bölgesi bu bakımdan Norenzayan’ın iddiasını destekler niteliktedir. 11,500 yıllık olduğu tahmin edilen bölge insanın inşa ettiği bilinen ilk kutsal yerdir. Bölgede tarımın izleri ise 500 yıl sonra görülür. Yani tarihlendirmede bir hata yoksa Göbekli Tepe’yi kuranlar avcı-toplayıcı topluluklardı. Önce yerleşik bir dine sahip oldular, arkasından büyük tarım toplumuna geçtiler.

Ahlakçı büyük tanrılar teorisi neden sadece bazı dinlerin dünya çapında yayıldığını da açıklayabilir. Doğu Afrika’da hayvancılıkla uğraşan Ormalar 19. yüzyılın ikinci yarısında animist inançlarını terk edip kitlesel olarak İslamiyete geçtiler. Bunda samimi olduklarını göstermek için domuz yemekten ve alkollü içkiden vazgeçme, çok eşli evlilik kurallarını yeniden düzenleme ve beş vakit namaz kılma gibi davranışlar (antropologların deyimiyle “masraflı inanç gösterileri”) sergilediler. Bunun üzerine dünyaya yayılmış bir ticaret ağının parçası oldular. Aynı inançlara sahip olmanın yarattığı karşılıklı güven duygusu diğer Müslüman toplulukların yürüttüğü ticaret ilişkilerine kabul edilmelerini sağladı. Ve bu güvenin temelinde gene ahlakçı bir tanrıya inanma, ona karşı sorumluluk hissetme ve ahlaksızlığa karşı onun vereceği cezadan çekinme vardı. Sadece bu güveni ve ona dayanan işbirliğini kurabilen gruplar büyüyüp dünyaya yayıldı. Onlarla beraber de büyük tanrı fikri.

Büyük tanrılar teorisi dinlerle ilgili birçok veriyi bir araya getirip açıklıyor gibi görünse de teoriyi eleştirenler yok değil. Mesela psikolog Nicolas Baumard dinin bir tür bilişsel yan ürün olduğu fikrinin eldeki verileri açıklamak için yeterli olduğunu düşünüyor (Baumard & Boyer, 2013). Kendisi yakın zamanda Avrasya topluluklarında M.Ö. 500’le 300 yılları arasında ortaya çıkan dinler arasında ahlakçı ve büyük tanrılı olanların yeterince zenginleşip ekstra kalori üretebilen toplumlarda ortaya çıktığını göstermiş (Baumard, Hyafil, Morris & Boyer, 2015). Yani toplumsal zenginleşme ve uzun dönemli hedeflere kaynak aktarabilme büyük tanrı fikrinin ortaya çıkmasını sağlayan unsur olarak görünüyor. Roma'nın büyük tanrılar olmadan tarihin en başarılı imparatorluklarından birini kurmuş olması, büyük tanrılı bir dine (Hıristiyanlığa) geçtikten kısa bir süre sonra yıkılması da Noranzayan'ın teorisine uymayan bir tarihsel örnek.

Büyük tanrıların sadece bir sonuç değil toplumu değiştiren bir sebep olduğunu gösterebilmek için Norenzayan’ın teorisinin birkaç testten başarıyla geçmesi gerekiyor. Bunlardan biri büyük tanrılı dinlerin mensuplarının birbirlerine gerçekten başka dinlerin mensuplarına göre daha özgeci davrandığını geniş çaplı kültürler arası araştırmalarla göstermek. Bir diğeri ahlakçı dinlerin büyük çaplı toplulukların doğuşuna sebep olduğunu daha sistematik olarak göstermek. Yakın tarihli bir araştırma (Watts ve ark., 2015) Pasifik bölgesindeki 96 geleneksel toplumdan sadece altısının ahlakçı tanrılara sahip olduğunu ve bu tanrıların toplumlar büyüdükten sonra ortaya çıktığını gösterdi. Bu ilk bakışta büyük tanrılar teorisine aykırı bir bulgu. Norenzayan’a göre ise bu topluluklar tarım ekonomisine geçmiş devlet düzeyindeki toplumlar olmadığı için kendi teorisine göre henüz büyük tanrı fikrine ihtiyaç duyacak derecede karmaşık toplumlar değil. Norenzayan din tarihçisi Edward Slingerland’le beraber bir veri tabanı (Database of Religious History) kurup tarihsel bilgiyi sayılara dökerek büyük tanrılar teorisini test edecek sorulara cevap bulmaya çalışıyor: Ahlakçı tanrılar, toplum geneline yayılmış ayinler ve doğaüstü cezalandırma fikri toplumların siyasi açıdan karmaşıklaşmasından önce mi yoksa sonra mı ortaya çıktı? Herhangi bir toplum büyük tanrı fikri olmadan büyümeyi başardı mı? Ve en başta bir tanrının “büyük” ve “ahlakçı” olması değişik kültürlerde ve zamanlarda ne anlama geliyor?

     Kaynaklar

Baumard, N. & Boyer, P. (2013). Explaining moral religions. Trends in Cognitive Sciences, 17, 272-280.

Baumard, N., Hyafil, A., Morris, I. & Boyer, P. (2015). Increased affluence explains the emergence of ascetic wisdoms and moralizing religions. Current Biology, 25, 10-15.

Henrich, J. ve ark. (2010). Markets, religion, community size, and the evolution of fairness and punishment. Science, 327, 1480-1484.

Kelemen, D. (2004). Are children "intuitive theists"? Reasoning about purpose and design in nature. Psychological Science, 15, 295-301.

Norenzayan A. (2013). Big gods: How religion transformed cooperation and conflict. Princeton: Princeton University Press.

Shariff, A. F. & Norenzayan, A. (2007). God is watching you: Priming God concepts increases prosocial behavior in an anonymous game. Psychological Science, 18, 803-809.

Wade, L. (2015). Birth of the moralizing gods. Science, 349, 918-922.

Watts, J. ve ark. (2015). Broad supernatural punishment but not moralizing high gods precede the evolution of political complexity in Austronesia. Proceedings of the Royal Society B, 282, 20142566.
  

0 yorum:

Yorum Gönder