23.09.2010

Cezalı Diktatör Oyunu ve Kadın-Erkek Farkları

 
Cezalı Diktatör oyununda (third party punishment game) görülen işbirliği davranışında kadın-erkek farkları üzerine bir makale.

The influence of cooperative environment and gender on economic decisions in a third party punishment game

Emel Kromer and Hasan G. Bahçekapili

Abstract
The influence of social context on men's and women's cooperative behaviour was investigated in a third party punishment game. The results of the analyses showed that, in general, people significantly deviated from rational norms since their decisions were not fit to maximization of their economic benefits. Female participants’ behaviour was more cooperative in terms of first offer rates than male participants when they were dictators. On the other hand, male participants were more willing to pay money to punish unfair allocations and to reward fair offers when they played the role of third party. Taken together these results imply that explaining the behaviour of people in economic exchange situations require going beyond classical definitions of rationality based on profit maximization and embracing social considerations to account for the influence of the situation and for gender differences.

Keywords: Cooperation; gender differences; third party punishment game


Tam metne ulaşmak için:



İnsanlarda Özgeci İşbirliğinin Psikolojik ve Beyinsel Temelleri

  
Türk Psikoloji Yazıları, Haziran 2010, 13 (25), 29-38.

Şule Güney
Hasan G. Bahçekapılı, Doğuş Üniversitesi

Özet
İnsanlarda görülen işbirliği klasik evrimsel modeller açısından da, klasik ekonomik modeller açısından da açıklanması güç bir bilmece olarak karşımıza çıkmaktadır. Son yıllarda ekonomik oyunların deneysel prosedür olarak kullanıldığı çalışmalarda insanların akrabaları olmayan kişilerle, anonim ve tek seferlik etkileşimlerinde özgeci işbirliğine (altruistic cooperation) giriştikleri, yani kişisel çıkar peşinde koşma dürtüsüyle açıklanamayacak davranışlar sergiledikleri gösterilmiştir. Burada açıklanması gereken insana özgü olduğu düşünülen özgeci işbirliğini ortaya çıkaran psikolojik, beyinsel ve evrimsel mekanizmaların ne olduğudur. Özgeci işbirliğinin altında yatan iki önemli psikolojik mekanizmanın “adalet duygusu” (sense of fairness) ve “güven” (trust) olduğu düşünülmektedir. Adalet duygusunun incelenmesinde genellikle Ültimatom oyunu kullanılmaktadır. Ültimatom oyunundaki davranışsal bulgulara bakıldığında insanların adil davranışları ödüllendirdiği ve adil olmayan davranışları cezalandırdığı görülürken, beyinsel düzeydeki bulgular insanların bu tür ödüllendirmeden ve cezalandırmadan haz aldığını göstermektedir. Güven duygusunun incelendiği ekonomik oyun ise Güven oyunudur. Sosyal yakınlaşmayı arttıran bir nöropeptidin kullanılmasıyla güvenme davranışının artması ve insanların güvenlerini suistimal edenlerin cezalandırılmasından haz aldığının görülmesi ise Güven oyununun oynatıldığı durumlarda elde edilen beyinsel bulgulardır. Bu bulgular insanların ekonomik işbirliği içeren ortamlarda ekonomik tercihler yanında sosyal tercihleri de göz önüne aldıkları ve bu davranışlarının arkasında adalet duygusu ve güven duygusu diyebileceğimiz özel psikolojik mekanizmalar olduğu fikrini destekler niteliktedir. Literatürde özgeci işbirliğini ortaya çıkaran evrimsel mekanizmanın ne olduğu konusunda grup seçilimi ve bireysel seçilim savunucuları arasındaki tartışmalar sürmektedir.



Anahtar kelimeler: Özgeci işbirliği, adalet duygusu, güven duygusu, Ültimatom oyunu, Güven oyunu, nöroekonomi, evrim kuramı

Abstract
Cooperation in humans is a puzzle from the perspective of classical economic and evolutionary models. In recent years, laboratory experiments using economic games have revealed that humans show altruistic cooperation towards non-kin in anonymous one-shot encounters. What needs to be explained are the psychological, neural and evolutionary mechanisms that give rise to altruistic cooperation that is thought to be uniquely human. Two psychological mechanisms proposed to explain altruistic behaviour are sense of fairness and trust. Sense of fairness is usually investigated by using the Ultimatum game. Behavioural findings in the Ultimatum game show that humans reward behaviours that conform to fairness norms and that they punish behaviours that violate fairness norms, even when it is not in their self-interest to do so. Activation of reward centres in the brain during such behaviour suggests that they get pleasure from doing so. Trust is investigated by using the Trust game. Behavioural findings in the Trust game show that humans make generous offers at first and they punish their partner if their trust is violated. At the neural level, it has been shown that administration of a neuropeptide that promotes social attachment increases trusting behaviour and that punishing violations of trust activates reward centres in the brain. These findings suggest that in economic exchange situations, humans take into account social, as well as economic, preferences, and that such behaviour is underpinned by special psychological mechanisms. Debate continues between proponents of individual selection and group selection as to how best to explain the evolutionary basis of altruistic cooperation.

Key words: Altruistic cooperation, sense of fairness, trust, Ultimatum game, Trust game, neuroeconomics, evolutionary theory

Oyuncaklar, Hormonlar ve Cinsiyet Farkları

 
Darwin’in cinsel seçilim teorisinden hareketle eş bulma rekabeti ve eş seçimi kriterlerinin farklılığı yüzünden kadın ve erkek davranışının farklılaşmasını bekleyebiliriz (Geary, 2010). Fakat evrimsel açıklamaları doğrudan test etmek çoğu zaman zor. Davranışta cinsiyet farklarının evrimsel (distal) sebebi ne olursa olsun bunların daha doğrudan incelenebilecek fizyolojik (proximal) temelleri olmalı. Melissa Hines’ın Trends in Cognitive Sciences dergisinin Ekim 2010 sayısında çıkan makalesi bu temellerle ilgili son araştırmaların bir özetini sunuyor.

Hines makalede özellikle kız ve erkeklerin doğum öncesinde maruz kaldıkları testosteron düzeyi üzerinde duruyor. Testosteron vücudu şekillendiren ana erkeklik hormonu. En fazla testisler tarafından salgılanıyor. Fakat böbreküstü bezi ve yumurtalıklar tarafından da bir miktar salgılandığından kadınları da etkiliyor. Diğer hormonlar gibi testosteron da uygun reseptörlerin olduğu her vücut bölgesini etkiliyor. Buna elbette beyin de dahil.

Kadın ve erkek davranışı arasında birçok fark olduğunu biliyoruz. Bu farkların ortaya çıkmasında gelişim sırasındaki sosyal etkilerin önemli bir rol oynadığını da biliyoruz (Bussey & Bandura, 1999). Acaba bu farklarda doğumdan ve dolayısıyla sosyalleşmenin başlamasından önce maruz kalınan testosteron da rol oynuyor olabilir mi? Özellikle de geleneksel olarak ancak sosyalleşmeyle açıklanabileceği düşünülen oyun tarzı ve oyuncak tercihi farkları üzerinde?

Birkaç farklı tür araştırmadan gelen veriler cevabın muhtemelen evet olduğunu gösteriyor. Birincisi doğuştan gelen androjen fazlalığı (congenital adrenal hyperplasia, CAH) denen genetik bozukluğa sahip kızlar üzerinde yapılan araştırmalar. Bu bozukluk doğum öncesinden itibaren böbreküstü bezinden aşırı testosteron salgılanması yüzünden kızlarda cinsel organlarda erkeksileşmeye yol açıyor. Aynı zamanda bu kızlar daha erkeksi davranışlar sergiliyorlar. Mesela daha fazla vurdulu kırdılı oyun oynuyorlar. Ve normal kızlara göre kız oyuncaklarıyla (bebekler, makyaj malzemeleri, vs.) oynama süreleri azalırken erkek oyuncaklarıyla (arabalar, silahlar, vs.) oynama süreleri artıyor (Pasterski ve ark., 2005).

           

Bu farklar doğrudan testosteronun etkisinden değil de sosyal etkilerden kaynaklanıyor olamaz mı? CAH’lı kızlar erkeksi bir görünüme sahip oluyorlar. Sırf bu yüzden anne-babaları tarafından farklı muameleye maruz kalıyorlar, mesela erkeksi davranış göstermeleri daha fazla hoş görülüyor olabilir mi? Son araştırmalar durumun bunun tam tersi olduğunu gösteriyor: CAH’lı kızlar anne-babaları tarafından tipik kız davranışları göstermeye normal kızlara göre daha da fazla teşvik ediliyorlar (Pasterski ve ark., 2005).

İkinci tür araştırma normal düzeydeki doğum öncesi hormonların etkisine bakanlar. Hamilelik sırasında normal gelişen fetüslerin amniyotik sıvısındaki testosteron yoğunluğunun yüksek olması daha sonra çocukluk yıllarında kızların oyun tarzının daha erkeksi olmasına yol açabiliyor (Hines ve ark., 2002). Bu kızların cinsel organları görünüş olarak normal olduğu için ve anne-babalar çocuklarındaki testosteron düzeyini bilmedikleri için bu davranış farklılığını sosyal etki farklılığıyla açıklamak mümkün görünmüyor.

Gene de insan gelişimi söz konusu olduğunda sosyal etkileri tamamen dışarıda bırakmak çok zor. Bu yüzden üçüncü tür araştırma diğer primatlarda benzer farkların varolup olmadığına bakıyor. Alexander ve Hines’ın (2002) bulgularına göre erkek Afrika yeşil maymunları (vervet monkey) dişilerle karşılaştırıldığında erkek oyuncaklarını daha çok tercih ederken kız oyuncaklarını daha az tercih ediyorlar.


            

Testosteronun oyuncak tercihi üzerindeki etkisi giderek daha tartışmasız hale gelse de hormonların davranışı doğrudan etkilemediğini biliyoruz. Hormonlar beyni uyarır, beyin de davranışı üretir. Testosteron hangi beyinsel ve psikolojik mekanizmayla oyuncak tercihini etkiliyor olabilir? İlk akla gelebilecek psikolojik sebeplerden biri şekil ve renk tercihi farklılıkları. Erkek oyuncakları genellikle köşeli ve mavi olurken kız oyuncakları yuvarlak ve pembe oluyor. Fakat Hines’ın henüz baskıda olan bir başka araştırmasında 12-24 aylık çocukların bakma tercihinde standart farkı bulunurken (erkekler erkek oyuncaklarına, kızlar kız oyuncaklarına daha çok bakıyorlar) oyuncakların rengine ve şekline bağlı bir tercih farkı bulunmamış. Öyle görünüyor ki oyuncak tercihlerindeki fark renk tercihlerindeki farktan önce ortaya çıkıyor. Bir başka ihtimal erkek çocukların hareket ettirilebilen oyuncaklardan hoşlanıyor olması. Bu da doğum öncesi testosteronun beyindeki görme sisteminin gelişimini özel bir şekilde etkilemesinden kaynaklanıyor olabilir (Alexander, 2003; Amunts ve ark., 2007).

Oyuncak tercihi konusu ilk bakışta tamamen sosyal bilimlerin alanına giren bir konu olarak görülebilir. Fakat evrimsel, genetik, hormonal, beyinsel ve bilişsel temelleri olması nedeniyle aslında bütün davranış bilimcilerin ilgisini çeken bir konu. Bu yüzden de hem sosyal bilimlerde hem de biyolojik bilimlerde yetkin olan davranış bilimcilere ihtiyaç duyan bir konu. Bu iki bilim alanının politik kaygılarla birbirinden ayrı tutulmasına karşı çıkanlar çoğaldığında bilimsel ilerleme de şüphesiz daha hızlı olacaktır.

Kaynaklar

Alexander, G. M. (2003). An evolutionary perspective of sex-typed toy preferences: Pink, blue, and the brain. Archives of Sexual Behavior, 32, 7-14.


Alexander, G. M., & Hines, M. (2002). Sex differences in response to children’s toys in nonhuman primates (Cercopithecus aethiops sabaeus). Evolution and Human Behavior, 23, 467-479.


Amunts, K., ve ark. (2007). Gender-specific left-right asymmetries in human visual cortex. The Journal of Neuroscience, 27, 1356-1364.


Bussey, K., & Bandura, A. (1999). Social cognitive theory of gender development and differentiation. Psychological Review, 106, 676-713.


Geary, D. C. (2010). Male, female: The evolution of human sex differences. Washington, DC: APA Press.


Hines, M. (2010). Sex-related variation in human behavior and the brain. Trends in Cognitive Sciences, 14, 448-456.


Hines, M., Golombok, S., Rust, J., Johnston, K. J., Golding, J., the ALSPAC study team (2002). Testosterone during pregnancy and gender role behavior of children: A longitudinal population study. Child Development, 73, 1678-1687.


Pasterski, V. L., Geffner, M., Brain, C., Hindmarsh, P., Brook, C., & Hines, M. (2005). Prenatal hormones versus postnatal socialization by parents as determinants of male-typical toy play in girls with congenital adrenal hyperplasia. Child Development, 76, 264-278.