Royal Society İngiltere’nin (daha doğrusu Birleşik Krallık’ın) bilimler akademisi. Aynı zamanda dünyanın en eski bilimler akademisi olma özelliğini taşıyor. Zamanında Newton’ın ve Kelvin’in başkanlığını yaptığı bir kurum. 1988’den beri de çok saygın bir bilim kitapları ödülü veriyor. Her yıl verilen ödül bir önceki yılın en başarılı popüler bilim kitabına veriliyor.
Geçen yıl bildiğimiz gibi bilim çevrelerinde Darwin ve evrim yılıydı. Royal Society’nin Ağustos ayında açıkladığı altı finalist kitap arasında da bir tane evrim kitabı vardı. Bu daha önce bu blogda bahsini ettiğimiz Dawkins’in veya Coyne’un çok popüler olan Darwin yılı kitapları değil, Nick Lane’in daha az popüler Life Ascending kitabıydı. Ve geçen hafta ödülü Nick Lane’in kitabının kazandığı açıklandı. Geçen yılın bütün evrim kitaplarını ve hatta diğer bütün bilim kitaplarını geride bırakarak bu ödüle değer görülen kitap ve yazarı hakkında kısaca bilgi verelim.
Nick Lane University College London’ın Genetics, Evolution and Environment bölümünde biyokimyacı. Daha önce de oksijenin ve mitokondrilerin evrimsel tarihteki rolüyle ilgili popüler kitaplar yazmış. 2009’da çıkan Life Ascending: The Ten Great Inventions of Evolution kitabı ise evrimsel sürecin en başından bugüne kadar ortaya çıkan 10 önemli değişimi veya “icadı” anlatıyor.
1. Hayatın kökeni
2. DNA
3. Fotosentez
4. Karmaşık (ökaryotik) hücre
5. Cinsiyet (eşeyli üreme)
6. Hareket
7. Görme
8. Sıcakkanlılık
9. Bilinç
10. Ölüm
Evrimsel tarihte ortaya çıkan önemli gelişmeler bunlardan ibaret değil elbette. Lane kendi seçimlerinin biraz kişisel olduğunu kabul ediyor. Ama seçim yaparken birkaç objektif ölçüt de kullanmış. Bunlardan biri icadın dünyadaki hayat üzerinde devrimsel bir etkisinin olması. Fotosentez atmosferdeki oksijen oranını arttırması ve hayvanların ortaya çıkmasını mümkün kılması nedeniyle bu türden bir icat. Bir başka ölçüt icadın bugünkü hayatımız üzerinde önemli bir etkisinin olması. Cinsiyet ve ölüm bu türden icatlar. Aynı zamanda ilk bakışta evrimsel süreç içinde ortaya çıkmasını beklemeyeceğimiz gelişmeler. Neden ortaya çıkmış olabilecekleri hakkındaki fikirleri Lane son araştırmalar ışığında anlatıyor. Üçüncü bir ölçüt icadın doğal seçilim yoluyla evrimin ürünü olması, yani kültürel evrimin ürünü olmaması. Bu yüzden Lane bilinci listesine dahil ederken dili dışarıda bıraktığını söylüyor. Dilin biyolojik değil kültürel evrimin ürünü olduğuna fikrine ve kültürel evrimin doğal seçilim yoluyla işlemediği fikrine itiraz edilebilir elbette. Biyokimyacı olan Lane’in davranışsal ve sosyal evrimle ilgili son gelişmelere hakim olmaması çok şaşırtıcı değil. Son olarak Lane icadın sembolik veya “ikonik” önemi olması gerektiğini söylüyor. Mesela gözün evrimi Darwin’in zamanından beri bu tür bir öneme sahip. Bütün bu konular klasik fosil verileri ve genlere dayalı soy ağaçları yanında moleküler biyolojinin daha yeni yöntemleri ışığında inceleniyor.
Evrimsel tarihte ortaya çıkan önemli gelişmeler bunlardan ibaret değil elbette. Lane kendi seçimlerinin biraz kişisel olduğunu kabul ediyor. Ama seçim yaparken birkaç objektif ölçüt de kullanmış. Bunlardan biri icadın dünyadaki hayat üzerinde devrimsel bir etkisinin olması. Fotosentez atmosferdeki oksijen oranını arttırması ve hayvanların ortaya çıkmasını mümkün kılması nedeniyle bu türden bir icat. Bir başka ölçüt icadın bugünkü hayatımız üzerinde önemli bir etkisinin olması. Cinsiyet ve ölüm bu türden icatlar. Aynı zamanda ilk bakışta evrimsel süreç içinde ortaya çıkmasını beklemeyeceğimiz gelişmeler. Neden ortaya çıkmış olabilecekleri hakkındaki fikirleri Lane son araştırmalar ışığında anlatıyor. Üçüncü bir ölçüt icadın doğal seçilim yoluyla evrimin ürünü olması, yani kültürel evrimin ürünü olmaması. Bu yüzden Lane bilinci listesine dahil ederken dili dışarıda bıraktığını söylüyor. Dilin biyolojik değil kültürel evrimin ürünü olduğuna fikrine ve kültürel evrimin doğal seçilim yoluyla işlemediği fikrine itiraz edilebilir elbette. Biyokimyacı olan Lane’in davranışsal ve sosyal evrimle ilgili son gelişmelere hakim olmaması çok şaşırtıcı değil. Son olarak Lane icadın sembolik veya “ikonik” önemi olması gerektiğini söylüyor. Mesela gözün evrimi Darwin’in zamanından beri bu tür bir öneme sahip. Bütün bu konular klasik fosil verileri ve genlere dayalı soy ağaçları yanında moleküler biyolojinin daha yeni yöntemleri ışığında inceleniyor.