Geçtiğimiz 10 yılda Amerikalı antropologları herhalde en çok meşgul eden konu gazeteci-yazar Patrick Tierney’nin 2001’de yazdığı Darkness in El Dorado (El Dorado’daki Karanlık) kitabıydı. Başlığı Joseph Conrad’ın Heart of Darkness (Karanlığın Yüreği) romanına göndermede bulunan bu kitap bir grup bilim adamının Amazon ormanlarında yaşayan Yanomamö halkının hayatını cehenneme çevirdiğini iddia ediyordu. Kitabın yarattığı ve Amerikan antropolojisini bölünmenin eşiğine getiren sert tartışmalar kitap üzerinden olmasa da bugün de devam ediyor.
Üstünden 10 yıl geçmesine ve hakkında şimdiye kadar çok şey yazılıp çizilmesine rağmen Human Nature adlı antropoloji dergisi bu konuda yeni bir makale yayınlandı. Aslında makale henüz resmen yayınlanmadı ama tam metnine derginin İnternet sayfasından ulaşmak mümkün. Bu yazıda bilim kurumlarının bilim yapmayı ve gerçeklere ulaşmayı ikinci plana attıklarında neler olabileceğini anlatan bu ibretlik makaleden kısaca bahsedeceğiz. Antropolojiyle uzaktan da olsa ilgilenen herkese makalenin tam metnini okumasını tavsiye ediyoruz.
Makalenin yazarı Alice Dreger kendi ifadesiyle bir bilim tarihçisi ve insan hakları aktivisti. Daha önce normal dışı vücutlara sahip insanların haklarını savunan kitaplar yazmış. Şu anda da hem bilimi hem aktivizmi savunan bir kitap yazıyor. Bu kitap projesinin bir parçası olarak Tierney’nin kitabındaki iddiaları, bu iddiaların başlattığı olayları, özellikle de Amerikan Antropoloji Birliği’nin (AAB) tutumunu bir tarihçi gözüyle incelemiş. Vardığı sonuçları daha kitabı çıkmadan bir antropoloji dergisinde yayınlatma ihtiyacı duymuş. Human Nature dergisinin editörleri normalde sadece araştırma raporu yayınlayan derginin neden böyle bir makaleyi yayınlamaya karar verdiğini ayrı bir yazıda açıklıyorlar.
Dreger önce Tierney’nin kitabındaki iddiaları ele alıyor. Kitaptaki en çarpıcı suçlama şu: Kendi alanlarının önde gelen isimlerinden olan evrimsel antropolog Napoleon Chagnon ve genetikçi-doktor James Neel kendi öjenik teorilerini test etmek amacıyla 1968’de Amazon ormanlarında yaşayan Yanomamöler’e, salgın hastalığa sebep olacağını bildikleri halde, kızamık aşısı yaptılar ve salgın başladıktan sonra ilaç vermeyi reddettiler. Böylelikle binlerce Yanomamö’nün ölmesine sebep oldular. Ayrıca bilerek Yanomamö kabileleri arasında savaşlar çıkardılar.
Bu iddiaların asılsız olduğu çok kısa zamanda belgelere dayalı olarak anlaşıldı. Gene de Tierney’nin kitabı uzun süre özellikle AAB tarafından ciddiye alındı ve bu kitaba dayalı etik soruşturmalar sürdürüldü. Neel daha kitap yayınlanmadan öldüğü için soruşturmaların merkezinde Chagnon vardı. Dreger’in amacı AAB’nin ileri gelenlerinin neden kendi içlerinden bir antropoloğun mesleki hayatını tehdit eden bu asılsız iddiaları bu kadar uzun süre ciddiye aldığını ortaya çıkarmak.
Tierney’nin kitabı daha çıkmadan AAB ve uluslararası kamuoyu kitaptaki iddialardan iki antropoloğun dağıttığı bir memorandum sayesinde haberdar oldu. Bu antropologlar uzun yıllardır Chagnon’ın çalışmalarını engellemeye çalışan Terence Turner ve Leslie Sponsel’dı. Turner ve Sponsel özellikle Chagnon’ın sosyobiyolojik (yani insan davranışını evrim teorisi temelinde açıklamaya çalışan) yaklaşımından rahatsızdılar. Memorandumlarında Tierney’nin yakında çıkacak olan kitabındaki iddiaları hiç sorgulamadan ve abartılı bir dille aktardılar ve AAB’nin harekete geçmesini istediler. Bunun sonucunda AAB gerçekten harekete geçti ve iki yıl sonra yayınlanan komisyon raporunda Chagnon’ı kusurlu buldu. Ayrıca Tierney’ye antropologlar adına teşekkür etti. Fakat kitaptaki iddiaların asılsız olduğu tek tek ortaya çıkınca 2005’te AAB’de yapılan bir referandum bu raporun geri çekilmesine neden oldu.
Tierney’nin kitabının sonunda çok geniş bir notlar ve alıntılar bölümü var. Bu durum kitaba çok titiz ve belgeli bir incelemenin ürünü havası veriyor. Ama Dreger’ın ve başkalarının gösterdiğine göre bunların önemli bir kısmı gerçekte var olmayan, tamamen uydurma alıntılar. Kitaptaki iddialardan hareketle Chagnon’ı soruşturanların bu iddialar için gösterilen kaynakları hiç kontrol etmemiş olması çok şaşırtıcı. Tierney’nin kişisel iletişim kurduğu bilim adamlarının çoğu da sonradan kitapta kendi görüşlerinin ve söylediklerinin çarpıtıldığı ifade ettiler. Tierney’nin kitabı incelemeden çok kurgu ürünü gibi görünüyor.
Burada akla bir soru geliyor: Tierney asılsız olduğunun ortaya çıkarılması bu kadar kolay olan bir kitabı neden yazdı? Dreger bunun cevabını bulamadığını itiraf ediyor. Onun yerine AAB’nin bu kitaba neden bu kadar değer verdiğini ve neden sırf bu kitaptan yola çıkarak iki bilim adamının saygınlığını zedeleyebilecek soruşturmaları ısrarla sürdürdüğünü sorguluyor. Dreger’ın konuştuğu soruşturma komisyonu başkanı antropolog Jane Hill bir itirafta bulunuyor: “Tierney’nin kitabı aşağılık bir kitap ama AAB olarak suçlamalar karşısında hiçbir şey yapmadan duramazdık; gelecekte Güney Amerika’da çalışmak isteyecek antropologların haklarını korumak için bir şekilde bu meseleyi ciddiye aldığımız izlenimi vermemiz ve bir şekilde birilerini kınamamız gerekiyordu.” Yani halkla (ve devletlerle) ilişkiler konusunda sorun çıkmaması için AAB kendi içinden birini kurban etmeye karar vermişti. Bu yüzden Chagnon suçlamalara karşı kendini savunmak için hiçbir zaman komisyonla görüşmeye çağrılmamıştı.
Bir grup antropolog bütün bu meseleyi bilimsel bakış açısına sahip evrimsel antropologlarla bilimsel bakıştan hoşlanmayan postmodern antropologların bir hesaplaşması olarak görüyor (Gregor & Gross, 2004). Dreger ise, postmodernizm kaynaklı da olsa, başka sebeple de olsa, asıl sorunun gerçeklerin ideolojik amaçlarla çarpıtılması olduğunu düşünüyor.
Komisyon raporunda Chagnon’ın kusurlu bulunduğunu söylemiştik. Bunun gerekçesi Chagnon’ın yazılarında Yanomamö hayat tarzını tasvir edişinin Yanomamöler açısından olumsuz sonuçlar doğurması. Özel olarak da Yanomamöleri saldırgan olarak nitelendirmesinin Brezilya devletinin onlara karşı şiddet kullanmasını meşrulaştırması. Dreger ilk olarak Brezilya devletinin politikalarının Chagnon’dan etkilendiğine dair hiçbir kanıt bulunmadığını söylüyor. İkincisi, Chagnon Yanomamöler hakkında objektif anlamda doğru olmayan ne söylemiş olabilir ki komisyon raporu tarafından kusurlu bulunmuş olsun? En çarpıcı örnek olarak gösterilen Chagnon’ın zamanında bir Brezilya dergisine verdiği röportaj. Chagnon burada Yanomamöleri şöyle anlatıyor: “Yerliler terliyorlar, kötü kokuyorlar, halüsinojen maddeler alıyorlar, yemek yedikten sonra geğiriyorlar, komşularının karılarına göz dikiyorlar ve bazan onları kaçırıyorlar, zina yapıyorlar, ve savaş yapıyorlar.” Yani? Chagnon devam ediyor: “Yani yerliler de bizim gibi insanlar; bu onları korumak ve onlara zarar gelmemesine çalışmak için yeterli bir sebep.” Dreger’a göre ne yazık ki AAB içinde Chagnon’ı kusurlu göstermeye çalışanlar röportajın bu son kısmını bilerek atlıyorlar. Chagnon Yanomamöleri daha yumuşak ve sempatik görünecek şekilde mi tasvir etmeliydi? Dreger’a göre asıl bu etik dışı olurdu. Antropoloji bir bilim olmaktan çıkıp yerli hakları savunuculuğundan ibaret hale gelirse söylediği şeyler herhangi bir çıkar grubunun propagandasından daha fazla saygıyı hak etmez.
Dreger makaleyi şöyle bitiriyor: Şüphesiz en başta Chagnon’ı suçlayanların çoğu iyi niyetliydi ve adaletin yerini bulmasını istiyordu. Fakat gerçeklere göre değil politikaya göre dağıtılan adalet Engizisyon’un adaletinden farksızdır. Gerçekleri ortaya çıkarmaya çalışmayan, kanıtları önemsemeyen bir çaba iyi niyetli olsa da sadece bilim ve etik için değil aynı zamanda demokrasi için de tehlikelidir. Ve bu yüzden insanlık için de tehlikelidir.
Kaynaklar:
Gregor, T. A., & Gross, D. R. (2004). Guilt by association: The culture of accusation and the American Anthropological Association’s investigation of Darkness in El Dorado. American Anthropologist, 106, 687-698.
Tierney, P. (2001). Darkness in El Dorado: How scientists and journalists devastated the Amazon. New York: W. W. Norton.
0 yorum:
Yorum Gönder