Rana Dajani |
Öğrencilerden bazıları Dajani’yi üniversite yönetimine
şikayet etmiş. Fakat Dajani’nin evrimi anlatırken yararlandığı kitaplar
üniversitenin önceden onayladığı kitaplarmış. Dajani üniversite yönetimini ikna
ettikten sonra şikayetçi öğrencilerle de oturup uzun uzun konuşmuş. Öğrenciler
genellikle diğer türlerin evrim sonucu oluştuğu fikrine sonunda ısınmışlar.
Fakat insanın da evrim sonucunda oluştuğu fikri çoğu için tabuymuş. Bunun
sebebi Kuran’da ilk insanın kendi başına (anne-babasız) yaratıldığının
söylenmesi.
Geleneksel bir Müslümanın evrim fikrini kabul etmesinin
önündeki en büyük engel gerçekten de bu: insanın da evrim sürecinin bir
parçasından ibaret olması. Geleneksel Müslümanlara göre bu Kuran’da açıkça
reddedilen bir fikir. Dajani ise burada doğrudan bu itiraza karşı çıkmak yerine
tabiri caizse yan çiziyor. Söylediği özetle şu: Kuran doğayı gözlemeyi, doğa
hakkında düşünmeyi ve bilgi edinmeyi öğütler ama Kuran bilimle ilgili bir ders
kitabı değildir. Yani doğayla ilgili elde ettiğimiz sonuçları doğrulamakta ve
yanlışlamakta kullanılamaz. Kuran başka konularda olduğu gibi bilimsel pratik
konusunda da sadece ahlaki bir yol göstericidir. Bilimsel bir sonuçla bir Kuran
yorumu arasında uyuşmazlık olursa elde ettiğimiz sonuçta da bir yanlışlık
olabilir, Kuran yorumunda da.
Dajani’nin bu yazıyı neden yazdığını ve Nature’ın neden yayınladığını tahmin etmek zor değil. İslami
düşünceyle bilim karşıtlığı ve tahammülsüzlük son zamanlarda bu kadar
eşleşmişken Batı’ya “İslam dünyasının tamamı sandığınız gibi değil” mesajını ve
Müslümanlara “modern bilimi ve özellikle evrimi İslamiyet’le uyumlu gören
Müslümanlar var” mesajını vermek önemli. Fakat aynı zamanda yazıda hem
kısalığından hem de pratik amaçlı olmasından kaynaklanan bir entelektüel
derinlik yoksunluğu var. İlk olarak Kuran’ın doğayı bilimsel amaçlı olarak
incelemeyi teşvik ettiği fikri eleştirilebilir. Nitekim Kuran’daki doğayı
gözleme ve üstünde düşünme temalı ayetlerin çoğunda bundan çıkarılacak ders
Allah’ın varlığının ve yüceliğinin farkına varmaktır: Gözlenecek şey zaten
apaçık meydandadır ve bundan çıkarılması gereken sonuç da bellidir. Bu durumda
Kuran’ın bilmediğimiz şeyleri öğrenmek için doğayı sistematik olarak incelemeyi
(yani bilim yapmayı) teşvik ettiği kolay kolay söylenemez.
Daha öncelikli olan mesele ise Kuran’da yazılanlarla insanın
da evrimsel sürecin ürünü olduğu fikrinin uzlaştırılması. Bu yazı bağlamında
Dajani bu konuda ikna edici ve geleneksel bir Müslümanı evrim fikrine
ısındırıcı nitelikte hiçbir şey söylemiyor. Bu tür bir uzlaşma gerçekten mümkün
mü?
Buna evet cevabı vermeye çalışan bir başka yeni tarihli
makaleye bakalım. University of California, San Diego’dan nörobilimci Adnan
Majid gene bu yıl Al-Bayan dergisinde
çıkan makalesinde Kuran’ın imkan verdiği yorum serbestliğinden yararlanarak
Adem’in yaratılışıyla ilgili ayetleri insanın evrimleştiği fikriyle
uzlaştırmaya çalışıyor.
Majid’in ilk söylediği şey Kuran’da modern bilim tarafından
desteklenmeyen birçok ifade olduğu ve bunların çoğunun modern Müslümanlarca
sorun olarak görülmediği. Bunların başında Meryem’in bakire doğum yapması gibi
mucizeler geliyor. 19/21’de Allah için mucize yaratmanın kolay olduğunun söylenmesini
Müslümanlar yeterli bir açıklama olarak görüyorlar. Benzer şekilde Kuran
defalarca evrenin altı günde yaratıldığını söylese de bugün çoğu Müslüman bu
ifadeleri mecazi olarak yorumluyor ve evrenin 4.5 milyar yaşında olduğunu
söyleyen modern bilimle çelişkili görmüyor.
Adem’in yaratılışıyla ilgili ayetler de benzer şekillerde
yorumlanarak evrim teorisiyle çelişmeyecek hale getirilebilir mi? Majid bu
amaçla Adem’le ilgili Kuran kaynaklı beş iddiayı ele alıyor:
1. Kuran Adem’in topraktan yaratıldığını söyler. Bu ilk
insanın evrimleşmeyip yoktan yaratıldığını gösterir.
Kuran’da Adem’in hangi maddeden yaratıldığıyla ilgili birçok
ayet var. Bunlarda ana madde olarak toprak, balçık, kil gibi anlamlara gelen
“turab” ve “tin” kelimeleri geçiyor. Bu ilk bakışta Adem’in başka canlılardan
türemeyip yoktan yaratıldığı anlamına geliyor diye yorumlanabilir. Fakat Kuran
diğer insanların yaratılmasından bahsederken de ana madde olarak gene “turab”,
“tin”, “salsal” ve “arz” kelimelerini kullanıyor. Adem (ve Havva) dışındaki
insanların diğer canlılardan türediği kesin olduğuna göre Kuran türemekten veya
yoktan yaratılmaktan bağımsız olarak her insan için topraktan yaratılma
ifadesini kullanıyor diyebiliriz. Bu da Majid’e göre Kuran’daki ifadelerin
Adem’in evrimleştiği fikriyle zorunlu olarak çelişmediğini gösteriyor. Tabii burada
başka bir yorum da mümkün: Bütün insanlar Adem’den türediği için bütün
insanların bir anlamda Adem gibi topraktan yaratıldığı, ama sadece Adem’in
yoktan yaratıldığı (ve dolayısıyla evrimleşmediği) yorumu da yapılabilir. Ama
Majid’e göre bu mümkün yorumların sadece biri. Sadece Kuran’ın ne dediğiyle
sınırlı kalırsak evrim fikri zorunlu olarak dışlanmıyor.
2. Kuran Adem’in anne-babasız olarak ve bir anda yaratıldığını
söyler. Bu ilk insanın evrimleşmeyip yoktan yaratıldığını gösterir.
Kuran İsa’nın Adem gibi yaratıldığını söyler (3/59). Bunun
geleneksel yorumu Adem’in de İsa’nın da babasız olduğudur. Fakat Majid gene
bunun açıkça söylenmediğini ve tek mümkün yorumun bu olmadığını iddia ediyor.
Adem’in bir anda yaratıldığı iddiasının temeli de aynı ayet (3/59). Burada
Adem’in yaratılışı “Allah ol dedi ve oldu” (kun fe yekun) diye anlatılır. Fakat
“kun fe yekun” ifadesi Kuran’da Allah’ın yaptığı bütün işler için kullanılır.
Dolayısıyla bu ifadenin yapılan işin bir anda gerçekleştiğini belirtmesi
gerekmez. Son olarak, 38/75’te Allah’ın Adem’i elleriyle yarattığı (halaktu bi
yedeyye) söylenir. Majid’e göre Allah evcil hayvanları da elleriyle yarattığına
göre (36/71) “elleriyle yaratma” ifadesi evrimleşmeyip yoktan yaratılma
anlamına gelmek zorunda değildir.
3. Kuran Adem’in dünyada değil cennette yaratıldığını
söyler. Bu, ilk insanın diğer insanlardan çok farklı bir süreçle yaratıldığını
gösterir.
Adem’in cennette yaratılıp yaratılmadığı aslında geleneksel
Müslümanlar arasında bile tartışmalıdır. Allah’ın meleklere Adem’i yeryüzünde
halife kılacağını söylemesi (2/30) yaratılış yerinin dünya olduğunu
düşündürebilir. Adem’in ve Havva’nın cennete yerleşmelerinin söylenmesi de
(2/35) ilk yaratılış yerinin cennet olmadığını düşündürüyor. Ayrıca cennetin
dünyada bir yer olmayıp göksel bir mekan olduğu da kesin değildir. Kuran’da
cennet genel olarak ağaçlı bahçe anlamında kullanılır ve bu kullanımların
bazılarında açık bir şekilde dünyadaki bahçeler kastedilir (mesela 2/265-266). Son
olarak Adem ve Havva cennetten kovulduğunda kendilerine “inin” (ihbitu) denmiş
ve bir süre yeryüzünde kalacakları söylenmiş olsa da (2/36-38) Majid’e göre bu
inişin niteliği (gerçekten göksel bir mekandan yeryüzüne mi olduğu) kesin
değildir. Bu yüzden sadece Kuran’da söylenenlerden hareketle Adem’in dünya dışı
bir mekanda yaratıldığı ve dolayısıyla evrimsel sürecin dışında kaldığı
sonucuna varmak mümkün değildir.
4. Kuran Havva’nın Adem’den yaratıldığını söyler. Bu en
azından Havva’nın evrimsel süreç sonucunda ortaya çıkmadığını gösterir.
Kuran’da birkaç ayette Allah’ın insanları tek bir nefsten
(min nefsin vahidetin) yarattığı ve ondan da eşini (minha zevceha) yarattığı
söylenir (mesela 4/1). Tevrat’taki kaburga kemiğinden yaratılma ifadesi
Kuran’da geçmez (Kuran’da aslında Havva ismi de geçmez). Ama Müslümanlar
geleneksel olarak Kuran’daki ifadeyi Tevrat’la uyumlu olacak şekilde
anlamışlardır. Oysa Majid’e göre bu gene mümkün yorumlardan sadece biri.
Zemahşeri ve Razi gibi klasik dönem tefsircileri Kuran’daki ifadeyi aynı
vücuttan yaratılma şeklinde değil de aynı cinsten veya aynı doğaya sahip olacak
şekilde yaratılma diye anlamışlardır. Sadece Adem’in değil bütün insanların
eşlerinin kendi nefslerinden (min enfusikum) yaratıldığını söyleyen ayetler
(mesela 16/72) bu yorumu destekler niteliktedir. Dolayısıyla Majid’e göre
Havva’nın Adem’den yaratılması ifadesi Adem’in veya Havva’nın evrimsel
sürecin dışında kaldığı anlamına gelmez.
5. Kuran tek başına değil ancak hadislerle beraber
yorumlanabilir ve hadisler Adem’in evrimleştiği fikriyle çelişmektedir.
Sünni Müslümanlarca sahih sayılan hadislerde kadınların
“kaburga gibi” olduğu ve kaburgadan yaratıldığı söylenmektedir. Majid’e göre bu
hadislerde doğrudan Adem’den ve Havva’dan bahsedilmediği için bunlardan kesin
olarak geleneksel yorumu çıkarmak mümkün değildir. Gene hadislerde Adem’in cuma
günü yaratıldığı söylenir. Majid’e göre bu ifade bir anda yaratılış anlamına
gelmeyip yaratılış/evrim sürecinin başlangıç veya bitiş anına işaret ediyor
olabilir. Son olarak hadislerde Adem’in yaklaşık 30 metre boyunda olduğu ve her
geçen kuşakta insan boyunun biraz daha kısaldığı söylenir. Majid’e göre
paleontolojik bulgularda 30 metre boyunda insan kalıntısına rastlanmamış olması
bir sorun değildir çünkü Allah bu tür fosilleri modern insanlardan saklamış
olabilir.
Sonuç olarak Majid’e göre Kuran evrenin 4.5 milyar yıl
içinde yavaş yavaş oluştuğunu söylemediği gibi insanların da milyonlarca yıl
süren evrimsel süreç içinde yavaş yavaş bugünkü hallerini aldığını söylemez.
Fakat iki sonuç da Kuran’la kesin olarak uyuşmaz değildir. Kuran’ın amacı
insanlara bilim öğretmek değil onlara yol gösterici olmaktır. Kuran metninin bize
tanıdığı yorum serbestliği Kuran’ın doğrudan söylemediği şeyleri de kabul
etmemizi mümkün kılmaktadır.
Majid’in tezlerinin ayrıntılı olarak değerlendirilmesi bu
yazının kapsamının dışında kalıyor. Kuran’ın modern bilimle uyumu meselesini
daha geniş bağlamda ele aldığımız başka bir yazıda Majid’in tezlerine de
değinebiliriz. Fakat konuyla ilgili önceden fikri olmayan birçok okuyucunun
edineceği ilk izlenimi hiç saklamadan söyleyebiliriz: Majid’in genel argümanı
birçok açıdan eleştiriye açık ve bazı iddiaları gülünçlük derecesinde zayıf.
Makale Kuran’ın modern bilimle çeliştiğini düşünen Müslüman olmayan birini de,
evrimin Kuran’a uymadığını düşünen geleneksel bir Müslümanı da ikna edici
nitelikte değil. Kuran-evrim uyumu tezini savunanların ortaya koyabildiği en güçlü
argüman buysa Rana Dajani gibi iyi niyetli Müslüman eğitimcilerin işinin hiç
kolay olmadığını söyleyebiliriz.
Kaynaklar
Dajani, R. (2015). Why I teach evolution to Muslim students.
Nature, 520, 409.
Majid, D. S. A. (2015). Qur’anic interpretive latitude and
human evolution: A case study. Al-Bayan:
Journal of Qur’an and Hadith Studies, 12, 95-114.