(18 Haziran 2010’da Radikal Kitap’ta Hasan Bahçekapılı imzasıyla yayınlanan yazı)
EVRİM BİLİMİ VE YARATILIŞ EFSANESİ
Neyin Gerçek ve Neden Önemli Olduğunu Bilmek
Ardea Skybreak
Çeviren: Betül Çelik, Yordam Kitap
2010, 416 sayfa
Neyin Gerçek ve Neden Önemli Olduğunu Bilmek
Ardea Skybreak
Çeviren: Betül Çelik, Yordam Kitap
2010, 416 sayfa
Evrim teorisinin doğru olup olmadığı, temel prensipleri itibariyle kabul edilebilir olup olmadığı modern bilimde artık tartışılan bir konu değil. Modern evrim teorisi biyolojik bilimlerin temel taşı konumunda. Evrimin halk arasında tanınma ve kabul edilme düzeyine baktığımızda ise karşımıza çok farklı bir tablo çıkıyor. Dünyanın birçok ülkesinde evrimin orta öğretim ve üniversite eğitimine gerçek anlamda entegre edilmemesinden ve genellikle dinsel kaynaklı yoğun karşı propagandanın sebep olduğu yanlış bilgilenmeden dolayı evrim teorisi reddedilebiliyor ve bilim dışı görüşler evrime rakip olarak görülebiliyor.
Bu durum özellikle Amerika Birleşik Devletleri ve Türkiye için geçerli. 2006 yılında Science dergisinde yayınlanan bir araştırma Batı Avrupa ülkeleriyle karşılaştırıldığında bu iki ülke halkının evrim teorisini kabul etmede çok geride olduğunu göstermişti. İşte bu yüzden ABD halkı göz önünde bulundurularak yazılmış evrim teorisini tanıtan bir kitabın Türkiye halkının bilimsel okuryazarlığına katkıda bulunmak amacıyla çevrilmesi çok yerinde bir seçim.
Ardea Skybreak’in “Evrim Bilimi ve Yaratılış Efsanesi” adlı kitabı hem evrim teorisini biraz bilen hem de hiç bilmeyen okuyucuya teorinin temel prensiplerini ve teoriyi destekleyen bilimsel verileri ayrıntılı olarak ama teknik olmayan bir dille aktarmayı amaçlıyor. Bunun yanında kitap bir biyoloji ders kitabından farklı olarak evrim teorisinin etrafında dönen politik tartışmalar içinde de kendisini keskin bir şekilde konumlandırıyor. Skybreak muhafazakarların ve köktendincilerin politik görüşlerinin uzantısı olan yaratılışçılığa şiddetle karşı çıkarken evrim teorisini sadece bilimsel düzeyde değil, ilerici ve sosyalist dünya görüşü adına da savunuyor.
Kitabın 1. bölümü evrenin ve dünya üzerindeki hayatın tarihini kısaca özetledikten sonra Darwin’in evrim teorisinin temel kavramlarını tanıtıyor. Ortak bir atadan türeyen canlıların birbirinden farklılaşmasını ve giderek karmaşıklaşmasını sağlayan evrimsel süreç çeşitlilik, seçilim ve kalıtım kavramlarına dayanıyor. Bu bölümde canlılığın tarihinin bilimsel açıklamasıyla çeşitli kültürlerin yaratılış efsaneleri karşılaştırılıyor. Darwin’in ünlü kitabı Türlerin Kökeni’nde bahsettiği gibi doğal seçilim süreciyle tarım ve hayvancılıkta kullanılan yapay seçilim süreci arasındaki paralellik vurgulanıyor.
Bundan sonraki bölümler büyük ölçüde en yeni bulgular ışığında evrim teorisini destekleyen verileri ortaya sermek amaçlı. 2. bölümde güvelerde, sirke sineklerinde, Büyük Kanyon sincaplarında görülen evrimsel değişiklikler kolayca anlaşılır bir dille aktarılıyor. Bilinçsiz ilaç tedavisinin ilaca dirençli virüslerin evrimleşmesine sebep olabileceği anlatılarak evrim teorisi bilgisinin tıp alanında da vazgeçilmez olduğu gösteriliyor.
4. ve 5. bölümler doğrudan gözlenmesi zor olduğu için özel olarak tartışmalı olan türleşme (farklı türlere ayrılma) konusuna ayrılmış. Doğal seçilimin mikro düzeyde olduğu gibi makro düzeydeki değişimlerin de temel mekanizması olduğu vurgulanıyor. Aynı türün değişik grupları arasında ortaya çıkan üreme yalıtımının nasıl türleşmenin başlamasına sebep olabileceği gösteriliyor. Ayrıca evrimsel değişikliğin hızıyla ve türleşmenin mekanizmalarıyla ilgili evrimsel biyoloji içindeki tartışmaların neden yaratılışçıların iddia ettiği gibi evrim teorisi içinde bir kriz olduğu anlamına gelmediği açıklanıyor.
6. bölüm kısa başlıklar altında değişik alanlardan evrimi destekleyen bulguları özetliyor. Bunların en başında ortak bir atadan ayrılıp farklılaşma fikrini destekleyen fosil kayıtları geliyor. Ayrıca farklı canlı türleri arasındaki genom karşılaştırmaları, morfolojik özellik karşılaştırmaları, embriyolojik gelişim karşılaştırmaları, işlevini yitirmiş özelliklerin varlığı, kusurlu tasarım örnekleri, canlıların coğrafi dağılımı ancak evrim teorisi çerçevesinde anlam kazanan olgular olarak sunuluyor.
7. bölüm bilim dünyası dışında en çok tartışmaya sebep olan insanın evrimi konusuna ayrılmış. İnsanın insan olmayan hayvan türlerinden evrimleştiği fikri hem fosil bulgularından hem de insan-şempanze DNA’sı karşılaştırmalarından hareketle oldukça ayrıntılı ve güçlü bir şekilde savunuluyor. İnsansıların evrimsel gelişimindeki iki önemli atılımın iki ayaklılığa geçiş ve beyin büyüklüğündeki muazzam artış olduğu belirtiliyor. Bu bölümde yan konu olarak yine büyük tartışmalara yol açan biyolojik ırk kavramı ve Sosyal Darvinizm görüşü ele alınıyor ve ikisinin de bilimsel bir dayanağının olmadığı söyleniyor.
Kitabın son ve en uzun bölümü yaratılışçılık konusunun ele alındığı 8. bölüm. Başlıktan da anlaşılabileceği gibi kitabın bir amacı evrimin neden bir gerçek olduğunu göstermekken diğer bir amacı da yaratılışçılığın neden efsaneden ibaret olduğunu göstermek. Evrimin karşısında yer alan yaratılışçılık görüşünden genellikle kastedilen “Evreni Tanrı yaratmıştır” şeklinde ifade edilebilecek çok genel bir fikirden ziyade “Canlı türleri birbirlerinden ayrı olarak nispeten kısa bir süre önce yaratılmıştır” şeklinde ifade edilebilecek daha özel bir fikir. (Dolayısıyla dindar bir insan bu özel anlamıyla yaratılışçı olmak zorunda değil; “tanrıcı evrim” denen bir görüşü de benimseyebilir.) Bölümde öncelikle evrim ve bilim karşıtı politik bir hareket olarak ABD’deki yaratılışçılığın tarihi anlatılıyor ve 2000’li yıllarda bu hareketin sempatizanlarının ABD yönetiminde oldukça etkili noktalarda bulunduğu belirtiliyor. Daha sonra bilimsel bir teorinin ne olduğu anlatılarak evrim teorisi ve yaratılış görüşünün bilimsel statüleri arasındaki fark vurgulanıyor. Ayrıca yaratılışçıların bilimsel gerçekleri çarpıtmaları da çeşitli örneklerle gösteriliyor. Termodinamiğin 2. yasasının neden evrimle çelişmediği, dünyanın neden 10,000 değil 4.5 milyar yaşında olduğu gösterilerek eski moda yaratılışçıların klasik itirazlarına cevap veriliyor. Bölümde daha ayrıntılı olarak ele alınan konu daha yeni olan Akıllı Tasarım görüşü ve bu görüşün “indirgenemez derecede karmaşık” olduğunu ve dolayısıyla evrimleşmiş olamayacağını iddia ettiği biyolojik yapılar. Akıllı tasarımcıların bakteri kamçısı, kanın pıhtılaşmasını sağlayan sistem, göz, kulak gibi üzerinde ısrarla durduğu yapılar ele alınarak bunların nasıl ortaya çıktığının en iyi açıklamasının neden yine evrim teorisi tarafından verilebileceği açıklanıyor. Bölüm ve kitap evrim ne kadar sağlam bir bilimsel temele oturmuş olsa da evrime saldırıların durmayacağı, bu yüzden evrimi ve bilimsel yaklaşımı aktif bir şekilde savunmak ve öğretmek gerektiği uyarısıyla son buluyor.
Modern evrim teorisini bilimsel verilere sadık kalarak aktaran kitapta bazı ufak hatalar yok değil. Her türlü kayadan fosil çıktığının söylenmesi (s. 33; fosiller genellikle sadece tortul kayalardan çıkar), “fitness” teriminin çevirisiyle ilgili sorunlar (s. 42), bir teorinin kesin olarak ispatlanmasıyla ilgili yanlış anlamaya yol açabilecek ifadeler (s. 45; bilimsel bir teori matematikteki anlamıyla ispatlanamaz), J. B. S. Haldane’in bir sözünün yanlışlıkla T. H. Huxley’ye atfedilmesi (s. 107) bunlardan bazıları. Ayrıca Kaynakça’nın daha kapsamlı olması ve metin içinde birincil kaynaklara referans verilmesi kitabı bilim dışı görüşlerle mücadelede kaynak olarak kullanmak isteyecek okuyucu için daha yararlı olurdu.
Yazarın bilimsel bir görüşle beraber politik bir görüşü de savunma tercihini eleştirenler çıkabilir. Fakat bu tercih aslında yazarın genel amacıyla uyumlu. Skybreak aslen bilim adamlarını ikna etmeye değil halkı bilimsel konularda bilinçlendirmeye çalışıyor. Bunu yaparken de bilim dışı görüşlerin politik temelinin ne olduğunu göstererek okuyucuyu bilimsel gerçeği tanıma, talep etme ve onun için savaşma konusunda motive etmeye çalışıyor. Türkçe basımın önsözünü yazan Prof. Ali Nihat Bozcuk’un belirttiği gibi, genel okuyucunun zorluk çekmeden okuyabileceği bir dille yazılmış ve Betül Çelik’in akıcı Türkçesi’yle çevrilmiş kitabın bu amacı başarıyla yerine getirdiğini söyleyebiliriz.