18.05.2009

İnsan Sosyalliğinin Evrimi Paneli

Konuşmacılar: Dr. Hasan G. Bahçekapılı, Sinem Silay, Onur Iyilikçi, Dilek Çelik, Şule Güney

Panelin Amacı:

Bu panel biyoloji, psikoloji ve antropolojideki son çalışmalar ve fikirler ışığında insan sosyal hayatının üç önemli bileşeni olan dil, ahlak ve din konularına getirilen evrimsel açıklamaları tartışmaya açmayı amaçlamaktadır. Burada özel olarak kastedilen dil yetisinin, ahlaki yargılarda bulunma yetisinin, ve dinsel düşüncenin evrimsel kökenidir. Panelde bu üç yetinin evrimi “zihin teorisi” (veya “zihin okuma” modülü) denen yetinin evrimi bağlamında tartışılacak, zihin teorisinin ortaya çıkışının insan türü bir sosyal hayatı mümkün kıldığı önerilecek, sosyal hayatın getirdiği evrimsel baskıların da (işbirliği ve rekabet) dil, ahlak ve din dediğimiz olguları “adaptasyon” veya “yan-ürün” olarak ortaya çıkardığı dile getirilecektir. Panel bu konulardaki literatürdeki son gelişmeleri tanıtmanın yanında, evrimsel yaklaşımın sadece milyonlarca yıl önce olup bitmiş olaylarla ve basit düzeydeki biyolojik süreçlerle ilgili konularda değil, günlük hayatımızda içiçe olduğumuz, insanı insan yaptığını düşündüğümüz konularda da açıklama potansiyeline sahip olduğunu göstermeyi hedeflemektedir.

1. Sosyal Zihin ve Evrim: Zihin Teorisinin Evrimsel Kökenleri
Sinem Silay

Panelin ilk kısmında, zihin teorisinin (veya zihin okuma modülünün) temel öğelerinin insanlardaki ve diğer primatlardaki evrimsel gelişimi, panelin diğer sunumlarına zemin oluşturacak şekilde tartışılacaktır. Zihin teorisi, ilk olarak Premack ve Woodruff (1978) tarafından şempanzelerin birbirlerinin zihinsel durumlarını anlayabilmelerini tanımlamak için kullanılmıştır. Literatürde, zihin teorisi yetisi başka insanların zihinsel durumlarını anlayabilme yetisi veya bilişsel kapasitesi olarak tanımlanmaktadır (Leslie, 1987; Baron-Cohen, 1988). İnsanlar zihin teorisi yetisini kullanarak başka insanların duyguları, hedefleri, bilgileri, inançları, vb. hakkında çıkarsamalar yapmaktadırlar. Tartışma çerçevesinde insan sosyal zihninin diğer primatlarla paylaşılan veya paylaşılmayan unsurlarından bahsedilecek, zihin teorisinin grup içi yaşam adaptasyonundaki rolüne değinilecektir. Zihin teorisinin simülasyon, teorik-yapılandırma ya da modüler olgunlaşma yoluyla geliştiğine dair farklı araştırma yönelimleri bulunmaktadır. Primat evriminde ise zihin teorisinin ne zaman geliştiğiyle ilgili tartışmalar sürmektedir. Sürmekte olan teorik tartışmalar sinirbilim ve gelişim psikolojisinin ampirik bulguları ışığında açıklanacaktır. Tartışmayı sonlandırırken zihin teorisiyle ilgili gelecek vadeden araştırma yöntemleri ele alınacaktır.

2. İnsan Dilinin Evrimsel Tarihi
Onur İyilikçi

Panelin bu kısmında, insan evriminin en ilginç fenomenlerinden biri olan dilin evrimi son yıllardaki teorik ve ampirik çalışmaların ışığında tartışılacaktır. Evrimsel tarihe dikkatli bir bakış, evrim geçiren her olgunun aslında tek başına değil, aynı evrimsel dönemlerde seçilen diğer olgularla ilişki içinde ortaya çıktığını gösterir. Bu bağlamda dilin evrimi panelin diğer konu başlıkları olan zihin okuma modülü, ahlak ve dinin evrimi ile ilişki içinde değerlendirilecektir. Öncelikle dilin bilişsel nişimize bir adaptasyon olduğunu savunan Pinker’ın görüşlerine genetik ve antropolojik bulgulara dayanılarak yer verilecektir. Bu görüş zihin okuma modülüne oyun teorisi yaklaşımı ile bağlanacaktır. Yine bu alt başlık altında Arbib’e göre dilin ortaya çıkışında ayna nöronlarının etkisinin zihin okuma modülüyle ilişkisi değerlendirilecektir. Öte yandan Hurford’un dilin kökenine öğrenme odaklı dilsel adaptasyonlar açısından yaklaşımı ahlakın evrimi ile ilişki içinde incelenecek ve Hauser’in “Evrensel Ahlaki Gramer” hipotezi ile karşılaştırılacaktır. Bahsi geçen bütün temalar Dunbar’ın grup dinamiklerini temel alan dilin evrimi görüşüyle ilişkilendirilecek ve işbirliği kavramına klasik Darwinci yaklaşım ile bağlanacaktır.

3. Ahlak ve Evrim: Zaruri, Meşru ve Yasak Yargılarının Evrimsel Kökeni
Dilek Çelik

Panelin bu bölümünde ahlaki yargılarda bulunabilme yetisinin evrimsel kökenleri irdelenecektir. Evrimsel yaklaşımda, toplumsal yaşayışın gereği olan işbirliği, özgecilik gibi stratejik sosyal ilişki biçimleri evrimleşirken bir yandan da bu ilişki biçimlerini bozanları saptama ve cezalandırma eğilimi gibi adaptif değeri olan yetilerin evrimleştiği, ve bu yetilerin ahlaki yargılarda bulunabilme yetisinin temel taşlarını oluşturduğu savunulmaktadır. Suçluluk, minnettarlık, sempati, dayanışma, borçluluk gibi insanlara özgü ahlaki duyguların deneyimlenebilmesi, “zihin okuma” modülü denen yetinin evrimi sonucu ortaya çıkmış olan, olayları başkalarının perspektifinden değerlendirebilme ve duygusal özdeşim kurabilme kapasitesinin bir sonucudur. Evrimsel süreçte sembolik dil kullanımı, bireyler arası stratejik sosyal ilişki dinamiklerinde önemli farklar yaratarak ahlaki normların paylaşımını mümkün kılmıştır. Ayrıca Hauser tarafından ortaya atılmış olan “Evrensel Ahlaki Gramer” kavramı tanıtılarak bu konuyu destekler nitelikteki deneysel ve nöropsikolojik kanıtlar ortaya koyulacaktır. Son olarak din ve ahlak kavramları arasındaki ilişki ele alınarak dinin ahlaki yargı, muhakeme ve davranışlar üzerinde etkisi olup olmadığı literatürdeki gelişmeler ışığında tartışılacaktır.

4. Dinsel Düşüncenin Evrimsel Kökeni
Şule Güney

Dinsel düşünce ve davranış son yıllarda psikologlar, biyologlar ve antropologlar tarafından evrimsel perspektif üzerinden incelemeye tabi tutulmuştur. Bu incelemeler üzerinden yapılan tartışmalarda genel olarak iki hakim görüş bulunmaktadır. Bu görüşlerin ilkinde, bir sosyal fenomen olarak dinsel düşünce ve davranışın evrimsel süreç tarafından tasarımlanmış bir adaptasyon olduğu ve bu tasarımın insanların oluşturduğu gruplar içindeki işbirliğini ve sosyal bağlılığı geliştirmeye/güçlendirmeye hizmet ettiği savunulmaktadır (Wilson, 2002). Bir diğer deyişle, dinsel düşüncenin “grup seçilimi”nden ortaya çıktığı iddia edilmektedir. Diğer görüş ise dinsel düşünce ve davranışı, evrimsel sürecin ürünü olan insan zihninin temel yapısının bir “yan-ürün”ü olarak ele almamız gerektiğini öne sürer (Boyer, 2001; Atran, 2002). Bu görüşe göre, dinsel fenomeni anlayabilmemiz için ilgili görünen ve aslen başka amaçlar için evrimleşmiş diğer bilişsel mekanizmaları incelememiz gerekmektedir. Konuşmada Bering’den (2006) hareketle ruh, ölümsüzlük ve doğaüstü varlık gibi kavramların herkeste varolan zihin teorisi yetisinden nasıl kaynaklanmış olabileceği tartışılacak ve dinsel törenlerin amacı zihin teorisi temelinde açıklanacaktır.

17.05.2009

Sık Sorulan Sorular

 
(Henüz ayrı bir yazı olacak uzunlukta olmayan kısa soru-cevap niteliğindeki yazılara bu başlık altında yer vereceğiz.)

1. Kambriyen patlaması evrim teorisini çürüten, yaratılış görüşünü destekleyen bir olay mıdır?

Kambriyen patlaması daha önce varolmayan birçok deniz canlısının yaklaşık 540 milyon yıl kadar önce “aniden” belirmesine verilen isim. Bu patlama çok kısa bir sürede bugün varolan bütün hayvan türlerinin ortaya çıktığı bir dönem zannedildiği için biyolog olmayanlar tarafından evrim teorisini çürüten bir olgu zannedilebiliyor. Oysa çok kısa denen süre 30-40 milyon yıl. Kambriyen patlamasıyla birlikte ortaya çıkmayan canlı türleri arasında bütün memeliler, kuşlar, sürüngenler, amfibyumlar, çeneli balıklar, böcekler ve çiçekli bitkiler sayılabilir. Kambriyen dönemde ortaya çıkıp da günümüze kalan tek bir tür bile yok. Dolayısıyla Kambriyen patlaması hiçbir şekilde “özel yaratılış” görüşüyle uyumlu bir olay değil. Gene de bu uzunlukta bir dönem içinde bu kadar değişik sayıda türün ortaya çıkması evrimsel tarih içinde sık görülen bir şey değil. Bu yüzden biyologlar buna "patlama" diyorlar. Ama bu evrim teorisinin açıklayamayacağı bir patlama değil. Bu patlamanın sebepleri modern biyolojide aktif bir araştırma alanı ve gene evrim teorisi çerçevesi içinde araştırılıyor.
 
Kambriyen patlamasıyla ilgili temel bilgilerin alınabileceği iki sayfa:
  
Şu da Kambriyen patlamasıyla ilgili tipik yanlış anlamalara cevap veren bir makale: